Daisypath Happy Birthday tickers

Daisypath - Personal pictureDaisypath Happy Birthday tickers

30 Temmuz 2010 Cuma

İnci tanesi babasını özlemiş...

Bugün beni çok şaşırtan birşey yaptı prensesim .Daha önce farkına varmamıştım aslında ama küçük prensesim meğer babasını özlüyormuş.Düğün fotoğrafımız var televizyonun yanında .Bugün bir gayret uzanıp onu aldı yerinden ve "baba ,baba .." diyerek minik parmağıyla babasını gösterdi :) Fotoğrafları bir sağa bir sola çevirip kendi kendine birşeyler söylemeye çalıştı ."Hadi kızım öp bakalım babayı" deince eğildi resmi öptü ,inanamadım :) Meğer ne çok özlermiş babasını bizim minik prenses ...

29 Temmuz 2010 Perşembe

11. ay...

Evettt ,11 .ay da doldu nihayet.1100 gr ,76 cm sin.Şükürler olsun ciddi bir problemin olmadan geldik bu günlere.Artık o kadar hızlı gelişiyorsunki aslında günlük yazman gerek bazı şeyleri .Her yeni günde farklı birşey öğreniyorsun ,algıların inanılmaz açık.Bu aralar en çok saklanbaç oynamayı seviyorsun."Asya beni bulamazz.." diyerek üçlü koltuğun arkasına saklanıyoruz anneanne ile dönüşümlü olarak yoksa birimizin enerjisi senin enerjine yetmiyor :) Biz saklanınca sende armaya başlıyorsun ,bazen ters köşe yapıp geldiğim yöne dönüp biredn buluyorsun :)

Birde bu sıralar iyice reklamları izler oldun .Hiç anlayamamışımdır küçük çocuklara reklamların hangi yanı ilginç geliyor diye.O nedenle bende seninle oturup daha önce hiç dikkat etmediğim ayrıntılarını bulmaya çalışıyorum reklamların.Acaba sağ köşedeki yaldızlı amblem mi ,aniden değişen yazı karakterlerimi yoksa durmaksızın değişen renkler mi...Hayata ,çevreye senin gözlerinle bakabilmek neler hissettiğini anlayabilmek isterdim.

Yürümen artık çok rahat ,elimi dahi tutmak istemiyorsun .Bazen dışarıda arabanla değilde yürüterek gezdiriyorum seni.Kovalayacak birşey çıktımı karşına ,örneğin kedi gibi, seni yavaşlatan elimden kurtulup neredeyse koşmaya başlıyorsun :) hızlı adımlarınla badi badi gidiyorsun .

Sanırım bu ay içinde tek değişmeyen gece uykularının sürekli bölünmesi.Çok şükür ilk zamanların gibi değilsin artık.Beli bir saat geldimi uyuyorsun ,artık gece saat 11'i pek geçirdiğin lmuyor uyumak için ama sabaha kadar en az üç kez uyanıyorsun .İlk uyanışından sonraki seferlerde yatağında değil yanımda daha rahat uyuyorsun.

Bu sıralar birde çok güzel bir oyun oynuyoruz seninle ."Elleriyle şak şak ,ayaklarıyla rap rap" Ben şarkısını söylüyorum sen ellerini şaklatıp sonra sağ ayağını Rus askerleri gibi kaltırıp yere vuruyorsun :) Bal peteğim benim tadından yenmiyorsun....

Dedimya aslında dah çok şey var ama aklıma şuan için gelmiyor ,keşke gerçekten günü gününe yazabilsemde hatırlamak sorun olmaktan çıksa.

27 Temmuz 2010 Salı

Minik üst dişler...

Bugün üst dişlerinden biri kendini gösterdi.Birkaç gündür üst damağında beyazlaşma farkediyorduk zaten ve bugün akşam yemeğini yedirirken birden canın çok yanıyormuş gibi ağlamanla birlikte farkettim dişinin çıktığını.İnşallah çabuk geçer sıkıntın miniğim...

25 Temmuz 2010 Pazar

Birlikte gidilen ilk eğlence...

Bu akşam ,Nevin babaannenin yeğeninin düğünü vardı Ortaköy'de.Aslında anneannesine bırakacaktık Asya'yı ama sonra hep birlikte gitmeye karar verdik.İtiraf ediyorum biraz zor olacağını düşünmüştüm minik prenses ile bir düğüne gitmenin ama unuttuğum bir ayrıntı vardı ;inci tanem kalabalığı ve hareketi seviyordu ve bir düğünde bunların ikisinide bulmak mümkündü.Nitekim hem Asya hem bizim için eğlenceli bir akşam oldu.Asya herksesin kalbini fethetti yine :) Şarkıcı bayanı bile gülücükleri ve el sallaması ile baştan çıkardı.Çevreyi turladı ,müziğe tempo tutturup sallandı.Artık kucakta durmayı sevmediği için nereye giderse peşinden takip etmek düştü bizede.Dedesinin kucağında ,babasıyla ,benimle ,anneanne ve babaanne ile dönüşümlü olarak gezdi tüm gece.Bir ara Asya babasının kucağındayken birlikte dans ettik :) Ne güzel bir duygu iki en sevdiğimle birlikte olması ...Dönüş yolunda arabada uyuyakaldı anneannesinin kucağında.

Asya'cım etafı teftişe başlamadan önce...

Yanımızda makine olmadığı için biz fotoğraf çekemedik,bunlar dedesinin makinesinden çekilen ve bize gönderdikleri .Daha fazlasını ele geçirince yüklerim yenilerini...

21 Temmuz 2010 Çarşamba

Bir minik flamenkocu :)

Dün bal kızımın dedesi geldi .Dede torun birbirlerini gördüklerine pek mutlu oldular.Dedesi elleriyle meyve yedirdi inci tanesine ,tezbihleri ile kandırıp fotoğraflarını çekti."Ballar balı ,canlar canı "diye sevdi yine prensesi .Yemek sırasında biraz huzursuzlanınca incir verdik eline Asya'nın ve inciri inanılmaz bir keyifle mıncıklamasını seyrettik :) Sonrasında tam banyoluk oldu...Banyo sonrasında dedesine ,teyzesinin İspanya'dan getirdiği elbisesini gösterdik :) Badi badi yürüyerek defilesini yaptı canım kızım ,o kadar sevimli bir hali vardıki.Normalde başına hiçbir şekilde ne toka ne saç bandı nede herhangi birşey taktırtmayan kızım ne hikmetse bugün pek ses çıkarmadı başındaki eşarba :)
İşte incir yedinmi böyle yiyecek ,hakkını vereceksin :)Sonra bir güzel banyonu yapacaksın...Gardrobundan bir elbise seçip...
...şovunu yapacaksın...

İşte bizim küçük flamenkocu ,tam bir çingeneye benzedin :)

18 Temmuz 2010 Pazar

Edirne'den dönüş...

Bugün döndük .Babamızla birlikte çok güzel iki gün geçirdik.Hem Asya hem bizim için gerçekten keyifli bir kavuşma oldu.Yolculuğumuz tahmin ettiğim gibi güzel geçti ,yola çıkışımızın 45. dakikasında sen uyumuştun .Bense ,sen uyurken bir film izleyecek kadar vakit bile bulabildim kendime .Varmamıza yine 45 dakika kala uyandın.Edirne'ye vardığımızda önce terminaldeki inanılmaz sıcak ,sonrada babanın inanılmaz sıcak bakışları karşıladı bizi :)Bir süre ön koltukta gitmek isteyip kendini ileri atıp durdun ,sanırım bu konuda biraz tutarsız davranıp senin arabanın ön paneline sevdalanmana neden olduk.Direksiyon tarafına geçtiğinde bir sevinç nidası atıp öyle tatlı iç geçiriyorsunki ,gerçekten bu konuda iplerin elimizden kaymaya başladığını hissediyorum.
Süloğlu çok küçük bir ilçe.Neredeyse yarısı zaten askeriyeye ait ,diğer yarısında ise pek fazla birşey yok.Baban haftasonu nöbetçi olduğu için Edirne'ye sadece terminale gitmek için indik,onun dışında hep garnizonun içindeydik.Çok büyük bir yeşil alan içinde kurulu askeriye.Bahçesinde bol bol gezinme ,ördekleri koyalama ,çimleri yolma ,salıncakta sallanma ve bol temiz havadan yararlanma fırsatı buldun.Senin keyifle çimler üzerinde oynamanı seyretmek inanılmaz bir mutluluktu bizim için.Askeriyede kimi görsen el salladın ,gülücükler attın ve yine herkesin sempatisini topladın bitanem :)
İlk gecemiz bunaltıcı bir sıcak içinde geçince odamızı değiştirmek zorunda kaldık gecenin bir yarısı ve sen nihayetinde saat 2'de uykuya dalabildin.Ertesi sabah yine oda değiştirdik bu kez daha temiz bir tanesine geçmek için.Süloğlu'nun tabir yerindeyse vampir gibi sivrisinekleri var ,soktukları yer kocaman şişiyor ve günlerce ne şişliği nede kaşıntısı geçmek bilmiyor.İlk gece baraja götürdü baban ve hayretler içinde ,elektrik direklerinin ,arabaların üzerinin bir toz bulutu şeklinde sineklerle kaplı olduğunu gördüm.Bu kadar sivrisineği birarada gördüğümü ve göreceğimi sanmıyorum.Allah'tan seni korumayı başarabildik o canavarlardan.
Biraz zorlasanda bizi ,bana çok kısa gelen iki günün sonunda dönmek için yola koyulduk ve gözalabildiğine uzanan ayçiçekleri tarlalarının yanında bir süre durup bir kaç fotoğrafta o kacaman çiçeklerle çektirdik.
Dönüş yolunda uyuman biraz zaman alsada yine rahat sayılabilecek bir yolculuk yaptık...
lk gece askeriyenin bahçesinde yapılan gezinti.......Asya'nın salıncakta sallanması veee sonrasında....
...uykusu gelip babanın omuzlarında uyuması ile sonlandı.İkinci gün bahçede yeşillikler arasında bol bol gezinti yapıldı ......herkese o tatlı gülücük atılıp el sallandı.......çimler yolunup anne ve babaya yedirildi......babamızın İstanbul'dan götürüp diktiği ağaç yerinde incelendi......ve bir babanın bir annenin dondurmasından afiyetle yenildi.Son gün pazar kahvaltısını ,kuş sesleri,fıskıyeler eşliğinde güzel bir bahçede yaptık.Asya ,Sebahattin amcası ile ördekleri kovaladı...Bahçede bizimle oyunlar oynadı...
İşte ayçiçekleri arasında Asya'm...

15 Temmuz 2010 Perşembe

Babaya ziyaret ,Edirne-Süloğlu gezisi...

Yarın Edirne'ye babanın yanına gidiyoruz tatlı kızım.Eğer bu hafta biz gidemezsek baban gelene kadar 3 hafta görüşememiş olacağız,buda çok uzun bir süre hem bizim hem baban için.Artık bilinçli olarak "baba " diyebiliyorsun ve bunu babana göstermek için sabırsızlanıyorum ,sana bakarken gözlerinin içi gülüyor tıpkı senin babana bakarken olduğu gibi.Çok şükür yakın yerde yapıyor askerliğini ve senin gelişim aşamalarını kaçırmıyor.İlk dişini ,ilk hecelerini ,ilk emeklemeni ,ilk adımlarını gördü ...Evet kızım ,ayrın bir otobüs yolculuğumuz var seninle ,öğlen 13 de.Bu senin öğlen uykusu saatin ,özellikle bu saati seçtimki yolda hem sen hemde ben rahat edelim diye.İnşallah keyifli bir yolculuk olur ,sen mışıl mışıl uyursun bende seni nasıl zaptedeceğimi düşünerek terler dökmemiş olurum...

Bugün ne yaptın?

Bugün patlamış mısır ve dondurmanın tadına baktın.Şimdiye kadar çok şükür beslenmeyle ilgili bir problemin olmadı canım kızım ,yemek seçen bir bebek olmadın hiç.Elimizde ne görsen sende tatmak istiyorsun.Bugünde teyzenin elinde gördüğün patlamış mısırdan ve külahtaki dondurmadan kendi payını ,deyim yerindeyse ,söke söke aldın :) Çok güçlü bir çığlığın var Asya'm ,biraz kalın bir perdeden bir haykırdın mı önünde durmak ne mümkün :))
Bugün birde,teyzenin sana İspanya'dan getirdiği kırmızı puantiyeli elbiseni denedik üstünde ,inanılmaz tatlı oldun.Minik flamenko danscısı gibiydin adeta.Poz vermekle aran pek yok ama yakalayabildiğimiz kadar düzgün bir fotoğrafını çekmeye çalıştık.

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Neler öğrendik?

Bu aralar alkış yapmayı , çalan müziğe tempo tutup minik poponu bir sağa bir sola sallamayı ,güle güle derken el sallamayı öğrendin.Öğrendiklerini sergilemekten büyük bir mutluluk duyuyorsun ,heleki dışarda gezerken herkese el sallayıp o içten gelen sıcak bakışınla gülüşün yokmu ,insanlar durup sana bakmaktan ve seninle konuşmaktan geri duramıyorlar :)