Daisypath Happy Birthday tickers

Daisypath - Personal pictureDaisypath Happy Birthday tickers

24 Şubat 2012 Cuma

Nihayet kendi odanda kendi yatağındasın...22.02.2012

Bu ay itibariyle 2,5 yaşındasın ve nihayet kendi yatağında uyumaya başladın. Aslında daha önce alıştırmaya başlamammız gerekiyordu ama sanırım yanımızda yatman daha kolayımıza geliyordu çünkü geceleri çok sık uyanıp ağlıyordun. Artık büyüdün ve yatağa hep birlikte sığamaz olduk :)) Birde deli yatışın varki yatakta, sabah uyandığımızda sanki üstümüzden silindir geçmiş gibi her yanımız ağrıyor.Neyseki yatağını çok sevdin ve her ne kadar halen geceleri uyanıp bizi çağırsan da uykun biraz daha derin ve düzenli şu aralar. 

"Kim var kim var tepemde ,kim var tepemdeee ee"...20.02.2012



Bu aralar evde babanla pek bir oyunlar oynar oldunuz. Koşturup duryorsunuz. "Dönmedoalaap yapalım mı baba?" "hadi yapalım Asya kızım" .Sonra babanın omuzlarına tırmanıp yeni şarkınızı söylüyorsunuz ; "kim var kim var
teepemdee ,kim var tepemdee ee...." "ben varım babaaa ,ben varım tependeee..." :)))

Küvette oyun... 19.02.2012

 Güzel su perimin evdeki en büyük eğlencelerinden biri küveti doldurup oyuncakları ile banyo yapmak. En sevdiği hayvanları Özgür ruh(atı) ve karakaçan (eşeği ). Tüm hayvanları yanında olsa da atı ve eşeği olmadan olmuyor :))
Altta keçisini yıkarken ...

18 Şubat 2012 Cumartesi

İki yaşına sayılı günler kala Asya'mız ile ilk tatilimiz (31/07/2011)

Uzunca bir aradan sonra yazma fırsatı ve azmi buldum nihayet.Bunda Asya'mız ile yaşadığımız bir ilkden bahsedecek olmamım da payı var aslında :)Bu sene iki yıl üstüne bir tatil yapma düşüncesi sıcak gelmeye başlamıştı zaten ,nihayetinde Asya'mız artık büyüdü biraz daha idare etmesi yada oyalaması imkanlı hale geldi.Aslında o kadar enerjiksin ki bebeğim senin ilgini doyurmak tek birimizin harcı değil halen.Artık herşeyi çok güzel anlatabiliyorsun ,her istediğini söylüyorsun.Yerimde oturtmuyorsun "anne kak hadi ,uyuma ama..." :)
Evet gelelim tatilimize ;oldukça yorucu ve uzun bir yolculuk oldu.İlk durağımız Osmaniye'den önce Ankara idi.Hem yola bir mola verip dinlenmiş hemde dede ve babaanneyi görmüş olduk.Sabah balkonda yapılan serin bir kahvaltını adından sıcak ve uzun yolculuğumuza kaldığımız yerden devam ettik.
Yolumuz üzerindeki ilk durağımız Tuz Gölü'ydüorum tabi, kastettiğim dinlenmek zaman geçirmek için mola verdiğimiz ilk yer. Küçük duraklamaları saymıyorum. Asya uyuduğu ve ben kendimi sıcak altında gezecek kadar dayanıklı hissetmediğim için pek gezmek istemedim ama Alparslan'nın ısrarı üzerine Asya'yı arabasına yatırıp yanımızı alarak yaklaşık 1 saatlik bir mola verdik Tuz gölü'nde. Ayaklarımızı tuzlu suda dinlendirdik ve bol bol fotoğraf çektik. Gerçektende yanından geçip uğramamak olmazmış.


Osmaniye'ye varmamıza kısa bir yolumuz kala Şekerpınar'ına uğradık. Buz gibi soğuk suyunun tadına bakıp ayaklarımızın ne kadar süre bu suya dayanabileceğini denedik. Lezzetli etini yediğimiz ve nehrin üzerinde uzanan asma köprü ile geçilen bir açık hava restorantında dinlendik. Asya bahçenin ortasındaki 4 musluklu çeşmede eğlence buldu kendine. Ellerini suyla doldurup içmeye çalıştı, yüzünü yıkayıp saçlarını ıslattı.Bir çeşmeye, bir masaya yanımıza koşturdu durdu.  Bu arada üstü başı sırılsıklam oldu :) .Asma köprüden hoplaya zıplaya geçti babasının kucağında. Yine eski bir taş köprü üzerinde koştuk birlikte. Arabaya dönmek istemedi bir türlü... 
Osmaniye'ye vardığımızda akşam saatleriydi.Sultan hala'ya gittik .Sağolsun hala epeyce bir hazırlık yapmış geleceğiz diye.Mumbar dolması , içli köfte ,ayran aşı çorbası...Hemen yer sofrası kuruldu ,bizde sofraya kurulduk :) Babamız yolda hep mumbar sayıkladığı için öncelikle ondan yemek istedi ama hala içli köfte ile ikisi ağır olur diye mumbarı sabah pişirmeyi düşünmüş.Alparslan illaki yerim deyince hemen mumbarıda buzluktan çıkarıp pişmeye bıraktı.Asya içli köfteden bir lokma alıp "acı acı" deyip yemedi ,birlikte  çorbadan içtik .Ben çok sevdim soğuk çorbayı.Heleki Osmaniye'nin nefes aldırmayan sıcağından sonra enfesdi .Saat geç olduğundan biraz muhabbetin ardından yataklar serildi ve dünyanın en büyük nimeti olarak düşündüğümüz klima sayesinde rahat bir uyku çekebildik.

Sabah kahvaltıya  Elif'e gittik. Onu da alıp yaylaya birlikte gidecektik.Asya,  İrem ve İpek ile balkondaki havuzda oynadı. Sudan herzamanki gibi zorla çıkartabildik Asya'yı. Elif son anda ortaya çıkan bir sebeple gelemeyeceğini söyleyince, İrem'i de alarak yola koyulduk.






Yolda kimi zaman durup etrafı seyrederek vardık yaylaya. Yemyeşil ağaçlıklar arasında ,Osmaniye merkezin boğucu havasından uzak, nefes alabilmenin tadına vardık yeniden.Yaylada geçirdiğimiz iki gün Asya'nın peşinde merdivenlerden koşturmayla geçti :yeni yeni kendi başına çıkıyor ama inemediği için hep arkasında olmamız gerekiyor.Dalından koparıp yediğimiz erik ve böğürtlenler Asya'nın da çok hoşuna gitti.Rüveyda hala sabahları erkenden kalkıp ocak başında pizza ve börekler pişirdi bize ,taze yumurtanın lezzetine vardık.Yayladan dönerken yola akan küçük bir şelalenin suyunda ayaklarımızı serinlettik birlikte.





























Dönmeden bir gün önce yine Osmaniye merkezde Alparslan'nın amcasının evini ziyaret ettik.Etrafı çocuklarla sarılınca Asya da pek yabancılık çekmedi.Minik renkli civcivleri sevdi.Herkes kaçışırken ,Asya yakalamak için peşlerinden koştu.







Sonraki gün yola çıktığımızda öğlen olmak üzereydi.Ankara'ya dede ve babaanneyi almaya gittik. Ertesi günkü istikametimiz İzmir Özdere'ydi. Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra vardığımızda gece saat 1 olmuştu.Özdere'de geçen 5 günümüz çok eğlenceliydi.Asya'yı bol bol yüzdürdük. Şişme havuz almıştık yanımıza ,kimi zaman onun içinde oynadı. Bahçede, sahilde koşturdu durdu. Bir akşam gece lambasının ışığında gölgesiyle tanıştı. Panik halde gölgesinden kaçmaya başladı. Asya, kaçtıkça peşinden gelen gölgesini gördükçe çığlık atıp bana ve babasına sarılmaya çalıştı :)) Anlattık, bir daha anlattık sonra bir daha derken gölgemizi dövmeye, görmediğimiz zaman "gölgem nede ?" diye sormaya başladık :)). Deniz ,güneş ve yine merdiven nöbetiyle geçen tatilimizin ardından dönüş zamanı çabucak geldi.






 

Asya'mız ile ilk tatilimiz korktuğumuz kadar sıkıntılı geçmesede oldukça yorucuydu.Kimi zaman sabrımızın taştığı anlar olsa da, tatil Asya'sız düşünülemezdi doğrusu. Denizde suyla oynarkenki mutlu yüz ifadesini görmek ,sevinç haykırışlarını duymak,  kendi elleriyle koparıp "anne sana mama getidim"deyip bana uzattığı böğürtlenleri yemek, "atı,yedi ,onn" diyerek merdivenden çıkarkan arkasından koşup düşmesin diye yetişmeye çalışmak, "üşümek yok, üşümedim anne"deyip denizden çıkmayı reddetmesine tanık olmak ve hergeçen gün kendini daha iyi ifade edecek kelimeleri öğrendiğini farketmek dünyanın hiçbir nimetine değişilmezdi...
Bu fotoğrafta dönüş yolunda uğradığımız Karacabey'den.Atları sevdik, ot yedirdik. Asya bana ilginç gelen bir şekilde atlardan çekindi :))"anne baba, atlar beni yicek ,atlar beni yemsein " diyerek kucağımıza sıkı sıkı yapıştı. :))

Günden kareler...18.02.2012

 Hadi fotoğraf çekelim deyince koşup oturdun ve poz verdin :)
 Banyo sonrası pembeler içinde bir şeker kız...
 Anne kucağında bir süt canavarı...
İşte anne ve melekleri...canlarım benim...süt kuzularım...

14 Şubat 2012 Salı

Güzel meleğimin günleri nasıl geçiyor...

Tatlı kızım, güzel meleğim Samsun'a geldiğimizden bu yana evde birlikteyiz. Elimden geldiğince ve gücüm yettiğince seninle ilgilenmeye oyunlar oynamaya çalışıyorum. Hamileliğimin son zamanlarına denk geldği için bir hayli yorgun düştüğüm zamanlar olsa da sana hak veriyorum güzel kızım "anne çok canım sıkılıyor "  dediğinde bir suçluluk duygusu beliriyor içimde. Senin için ilk birkaç hafta kreş aradık ama uygun bir yer bulamadık. Evimize yakın bir anaokulu var ama orayada tuvalet eğitimini tamamladıktan sonra kabul ediyorlar. Bizde evde sürekli ya TRT çocuk çizgifilmlerini yada usb de kayıtlı olanları izliyoruz. Yandaki fotoğraf büyük bir keyif ve heyecanla son favori çizgifilmini izlerken çekildi.
 

Bu aralar hava gerçekten soğuk ve dışarı çıkarken sıkıca giydiriyorum seni "anne kedili eldivenlerimi de takmam lazım, beremizi de takmamız lazım sonra üşürüz dimi anne?"
Akşamları babanın omuzlarında hatta başının üzerinde geziyorsun, babacın maşallah pek sabırlı...          

Birde bu günlerde en büyük eğlencelerinden biri kardeşin.
Bugün babanla birlikte alışverişe çıkarken kardeşini bana emanet ettin :) "anne sen evde kedeşimle kal, ona iyi bak ,sende dinlen.canın sıkılırsa bizim yanımıza gelebilisin anne" :)) 

12 Şubat 2012 Pazar

"öptüm geçti anne..."20/12/2011

Bugün tetanoz aşımın ikincisini oldum aile hekimimde.Evde Asya ile oynarken kolumdaki bantı farketti ."Anne nolmş buraya ,uf mu oldun?" "evet kızım iğne yaptılar " Uzandı ve bantın üzerinden öpüverdi ,"bak anne öptüm geçti :)" .Annen yer seni fıstığım ,kıyamaz annesine :)

Samsun'dayız ve her yerde kar var... 31.01.2012

Samsun'a geleli 1 ay oldu. Alıştık sayılır yeni hayatımıza. Çok şükür güzel bir ilde yapıyoruz mecburi hizmetimizi. Asya'mız yeni hayatından çok memnun ,gün boyu evde anne ile birlikte olmak hoşuna gidiyor sanırım.Benim için biraz yorucu olsada gerçekten keyifli. Hamileliğimin son haftaları olduğu için biraz yoruluyorum ama olsun güzel kızımla olmak herşeye değer. Asya için bugün ilklerden biriydi. Daha önce kara çıkmıştı ama oynamamıştı .Bugün hepbirlikte kar tou oynadık, kardan adam yaptık. Eve dönmeyi pek istemedi "biraz daha kalalım anne... hayır ben eve gitmicem...ben kartopu oynıcam..."
"Heyyooo, merhaba...."
  
Önce babaya atmak üzere kar tou hazırladık, sonra hücummm.....
Kuzucum önce kardan adama sinirlendi çünkü Asya'nın beresini takmıştı izin almadan :) Ama  sonra "kızım hava soğuk bak kardan adam üşüyebilir deyince ; "kardan adam yaalım burnuna havuç takalım ,üşüyo bu havada şakayı giydir başına...." diyerek şarkı söylemeye başladı...                                                          
   Karda timsah yürüyüşü :) merak eden varsa işte böyle yapılıyor :))      

Asya abla oldu :)) 06.02.2012

Nihayet beklenen gün geldi ve hasretle bekledğimiz ikinci meleğimiz doğdu.Asya'nın diliyle "kedeşi" dünyaya gözlerini açtı. Asya hamileliğim boyunca hep karnımdan sevdi kardeşini; "anne sevebilirmiyim... anne sen hamilesin kanında bebek var...anne kadeşimi de yıkıyalımmı?...aa çok güzel..."diyerek karnımı sevdi :))
"Ben artık abla oldm anne dimi?" "evet kızım" "kedeşime çok ii bakıcam" "aferin benim tatlı Asya'ma" bu ve buna benzer konuşmalar geçti hep aramızda. Dünde evden çıkarken "kızım kardeşin artık gelmek istiyormuş, onu alıp gelicez tamam mı, sen Gizem ablan ve teyzeyle evde bizi bekle olur mu tatlım?" "tamam anne, sizi bi öpim" diyerek evden uğurladı bizi :) İki gün önce Alparslan'nın teyzesi ve Gizem gelmişlerdi doğum sırasında Asya'ya bakmak için, kuzumuzu onlara emanet edip evden ayrıldık.Eve dönüşümüzü camdan görmüş, kapıda heyecanla karşıladı bizi "kedeşim gelmiş..." diye haykırarak."anne bakabilimiyim? ne kadar küçük dimi? anne benim kucama ver ,ben de seviyim..."Bal kızım ,inci tanem benim ,sorumluluk duygusu şimdiden çok gelişmiş. Kardeşi ağlayınca O da ağlıyor :) "ama neden ağlıyor anne, ben çok üzülüyorum.." Şimdilik herşey yolunda görünüyor.

İşte benim güzel meleklerim...Allah ömrünüzü sağlıklı ve uzun kılsın inşallah...Yüzünüz hep gülsün.....