Daisypath Happy Birthday tickers

Daisypath - Personal pictureDaisypath Happy Birthday tickers

13 Eylül 2012 Perşembe

Prenseslerimle olması paha biçilemez...13.07.2012


Güzel meleklerimle güzel bir akşamı işte bu fotoğraflarla belgelik...İyiki varsınız canlarım...

Dayıdan hediye...14.07.2012

Dayın geçen gün telefonda sana bir oyun çadırı almak istediğini acaba severmisin diye düşüdüğünü söyledi. "acaba alsam Asya beğenir mi? " "Asya için düşünüyorduk zaten, neden olmasın..."
İşte bugün dayının gönderdiği kargo geldi ve sen büyük bir merakla açmaya uğraştın paketi ne çıkacak diye. Sonrasında çıkan parçaları babanla birlikte birleştirip çadırın keyfini çıkardın... :))

12 Temmuz 2012 Perşembe

Piknik neşesi...12.07.2012

Bugün bir hafta oldu kreşe başlayalı. Akşamları uyuma, sabahları uyanma problemin olmasa herşey yolunda gidiyor diyebilirim. Akşam geç uyuduğun için sabah kalkmak istemiyorsun. Ben üzerini giydirmeye çalışırken "anne gitmek istemiyorum" diye mırıldanıyorsun. Biraz daha uykun açılınca kapıdan öpücük vererek ayrılıyorsun.
Bugün kreşce pikniğe gittiniz. Akşamdan kek yaptım yanına vermek için. Eve geldiğinde çok eğlendiğini, şarkılar söylediğini anlattın. Hatta fotoğrafları görünce "anne ben oraya gitmek istiyorum" dedin.

Aslında gün boyu oyunlar oynayıp yeni şeyler öğrenebilmen keyif verici. Senin adına mutluyum bebeğim... Sen mutluysan biz de mutluyuz İnci tanem...

6 Temmuz 2012 Cuma

Asya tavşan severse :)) 07.07.2012


2 gün önce baban eve elinde bir koli ile geldiğinde içinden tavşan çıkabileceğini, babanın yaramaz çocuk bakışlarından az çok tahmin etmiştim :)) .
"Kızım şu koliyi alda içeriye götür"
"bu nee babaa ?"
"bişey değil kızım boş kutu, ağır değil"
Sen karton kutuyu eline aldın ve içinde bişeylerin oynadığını farkedince açıp baktın. Sonra haykırdın
"tavşannnnn...."
Gece boyu oynadın tavşanınla, kucağına aldın, pozlar verdin, başını sevdin, kulaklarından tuttun kaldırdın, karnını okşadın, kucağında yatırdın, öptün, konuştun, anlattın, kızdın vs.vs.vs... 
Ama en önemlisi çookkk mutlu oldun. İlk başta biraz kızdım aslında nasıl bakacağız minik tavşana diye ama babanında söylediği gibi, birkaç saatlik mutluluğuna bile değerdi doğrusu.


4 Temmuz 2012 Çarşamba

Bebeğim kreşe başladı...

Canım kızım bugün kreşe başladın. Dün baban, daha önce görüştüğümüz kreşe gidip kaydını yaptırmış, telefnla bana haber verdi. Bende sana söyledim;
"kızım artık okula başlıyorsun"
"okula mı ? yaşasın...
sonra hemen boya kalemlerine koştun, "anne bak ;Asya okula gidiyo yazdım" :)
İlk günün tahmin ettiğimiz gibi rahat geçmiş. Kahvaltıda simiti görünce "ben simiti çok severim" demişsin. Arkadaşlarınla kaynaşıp oyunlar oynamışsın. "Asya sanki hep bizimleymiş gibiydi" demişler baban seni almaya gittiğinde. :))

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Bir yağmurlu pazar günü keşif gezisi...01.07.2012

Bu pazar öğleden sonrayı buldu evden çıkmamız. Bugün bildik bir yere değilde yol bizi nereye götürürse oraya gitmeye karar verdik. Yol bizi uçsuz bucaksız yeşillikler arasına, köylerin dar sokaklarına, çeşit çeşit meyve ağaçlarına ve bir baraj gölüne kadar götürdü. Ayvak'ta Suat Uğurlu baraj'ına kadar gittik ve bir balık evi bulduk. Göl kenarında kurulmuş tam bir aile dinlenme yeri. Şark köşesi gibi mini localar yapılmış, ahşap duvarları, minderleri, yer sinisi, duvara asılı gaz lambaları, semaver çayı ile otantik bir havası vardı...Yolun yarısında uyudunuz sen ve Eylül. Vardığımızda seni uyandırdıkki çevrenin, temiz havanın ve doğanın tadına varabil...
Çok keyifli geçti günümüz. Menüde alabalık, mısır ekmeği, fasulye turşu kavurması, salata ve semaver çay vardı. Bahçelerinde yetiştirdikleri ahududulardan ikram ettiler...
Dönüş yolunda yağmur çoğalsada, günün ferah serinliği gerçekten dinlendiriciydi...

Anneanne ile sahilde bir gün...28.06.2012


Güzel kızım, günler senin ve bizim için günler sıradan geçiyor. Hergün sana yeni bişeyler katabilme isteği ile uyanıyorum ama çoğu zaman bu pek mümkün olmuyor. Kreşe göndermeyi sırf bu nedenle istiyorum, kendi yaş grubunla eğitici oyunlar oynayabil, sosyal ol, eğlen istiyorum. Şimdilik bu da arzuladığımız şartlar sağlanamadığından mümkün olmuyor. Allah'tan anneannen yanımızda seninle daha çok o ilgileniyor şimdilerde. Birlikte resim çiziyor, şarkılar söylüyorsunuz. Bugünde birlikte sahile indiniz annannenle. O'nun da canı sıkılıyor evde, sen zaten eve sığamaz oldun :))Çok keyifli bir gün geçirmişsiniz, birlikte faytona binmişsiniz. Koşup oynamışsın gönlünce...


26 Haziran 2012 Salı

Pazar neşesi.. 17.06.2012


Bu pazar Bafra'ya gittik, balık çiftliği varmış.
Babanın Samsun'da tanıştığı mümessil arkadaşı Aytaç önermişti. Ailecek gittik.
En keyifli kısmı dönüştü sanırım :))

kurabiye hamurlu eller...18.06.2012

Kuzum artık kurabiyenin yumurtasını da kendi kırıyor, yoğurma ve şekil verme işi de ona ait.
 "anne kulabiye yapalım"
  "hadi yapalım tatlım...""neli olsun, kakaolu olsun mu?"
  "olsuunn... içi çikolatalı oldu dedim..."
Seninle mutfakta vakit geçirmei çok keyifli, hem sen hem ben oldukça eğleniyoruz. Biraz daha büyü tencere yemeklerini de birlikte yaparız kuzum.

Havuz keyfi...17.06.2012

Samsun'da kaldığımız sitenin bir açık yüzme havuzu var. İlk geldiğimiz zamanlar "deniz varken havuza mı girilir?, temiz olur mu?" diye düşünsekte şimdilerde kendimizi tatildeymiş gibi hissediyoruz. Balkondan bakıp havuzun berrak sularını gördükçe baban seni yüzdürme arzusu ile sürekli "hadi havuza" demeye başladı. Başta itiraz etsemde sonunda beni de ikna etti. Havuzun temizliği konusunda garanti  verdi ve nihayet havuzdasınız :)...
Baban seninle çok güzel ilgileniyor. Bu yaz yüzmeyi öğrenirsin belkide belli mi olur ;)

13 Haziran 2012 Çarşamba

Asya'dan masallar...

Tatlı kızım büyüyüp kocaman bir abla olduğu iddasında :). İlk zamanlar Eylül çevresine henüz tepki veremezken Asya'm bozuluyordu çünkü ne kadar konuşsa kardeşinin dikkatini çekip onu susturamıyordu bir türlü ve Eylül'üm ağlıyorsa Asya'm da ağlıyordu :) "anne kedeşim ağlıyo, ağlamasın yoksa bende ağlarım.." :))
Ama artık küçük prenses büyümeye başladı. Büyük prensesimiz onunla konuştukça ablasına gülücükler atmaya başladı.
Dün Eylül ağlarken " kızım bak kardeşim ağlıyor hadi onu sustur bakalım" dedim. Koştu geldi "Eylülll.." diye bağırdı.
"hadi bir masal anlat kardeşine kızım"
"tamam annee"
"kırmızı başlıklı kız varmış, kurt onu yemek istiyormuş" o sırada Eylül ağlamaya başladı.
"aaa kızım bak kardeşin kurttan korktu, başka bir masal anlat istersen"
"tamaaam...bir tane küçük kurt yamış, dişleri yokmuş....sonra kırmızı başlıklı kızı sevmiş, sen ne tatlı şeysin demiş"  :))) bak anne ağlamıyo..."
"evet kızım ağlamıyor"...

Asya'nın at sevgisi...

Samsun'a geldiğimizden bu yana fırsat buldukça seni atlı spor tesisine atları görmeye götürüyoruz. Aslında talep senden geliyor. "babaaa ,atlara gidelim...ben atları çok severim..." Önceleri uzaktan seviyordun, sonraları sırtını sonrada yelelerini sevmeye cesaret edebildin. Ama bir türlü sırtına oturmaya cesaret edemiyordun. Oturduğunun dakikası olmadan inmek istiyordun sırtlarından. İşte geçen hafta nihayet cesaret buldun oturmaya ve çok güzel mini bir gezinti yaptın pony'nin sırtında. Gittiğimiz yer bu kez Midilli kafe'ydi. Başka hayvanlar da vardı. Hem diğer hayvanları sevme  hemde pony ile yürüyüş yapma zevkini bir arada yaşayabildin böylece...

işte minik jokeyimiz ASYA...
Köpekler ve tavşanlar arasında koşturup durdun....

Son birkaç haftanın özeti olsun...25.05.2012

Zamanın akışına yetişemiyorum yine. Hafta başı ne zaman geliyor, hafta sonuna ne zaman eriyoruz farkında olmadan. Çoğu gün; koşturmaca, gülmece, ağlamaca, kaprisler, tatlı haylazlıklar ve bitmeyen bir sevgi yumağı içinde olağan akışı içinde sıcacık evimizde geçiyor. Bu olağan akışın bozulduğu zamanlar olmuyor değil. Bundan bir ay önce olduğu gibi. Anneannenin teyzesinin kızı vefat edince İstanbul'a gitmesi gerekti. O cumartesi ayın 21 i, takip eden pazartesi de 23 nisan olunca ,resmi tatili biraz daha uzatıp birlikte gidelim, gitmişkende bir hafta kalalım dedik İstanbul'da. Yol uzun olmasına rağmen sık sık verdiğimiz molalar sayesinde keyifli bir yolculuktu. Tuvaletini söylemeyi yeni öğrendiğin için yanımızda lazımlığınla seyehat ettik cimcimem .Maşallah sana ki; hiç fire vermedin bu konuda. Yolculuğun evden çıktığımızın ilk dakikalarında sitenin yanında bir bahçede durduk. Hemen koştun çimenlerin arasına. Çiçekler toplayıp getirdin bana.
"anne bak ,bunları senin için topladım, al anne"
"teşekkür ederim bebeğim, bir öpücük alabilirmiyim lütfen?"
                                                                                "alabilisin" deyip yanağını uzattın bir edayla.
Sonraki molamız sarmısaklı'da oldu. Bir saati aşkın orada oyalandık, öğlen yemeğimizi yedik.
İstanbul'a varığımızda gece yarısı olmuştu ve babamız yorgunluktan bitap bir halde derhal uykuya daldı. Sen teyzenin odasınında oyalandın bir süre, oynayıp hasret giderdiniz.
Ertesi gün babaanneye gittik, dükkanındaki kediyi sevdin. Birlikte Ümraniye Carrefourda'ki alışveriş mağazasındaki çocuk oyun parkına gittik. 1,5 saate yakın orada oynadın.
Sonraki gün dayın ve Tuba ablan geldiler. Sana koşuşan bir bebek getirmişler armağan olarak. Bir hevesle açtın hediye paketini ama pek ilgilenmedin bebekle. Daha çok biz oynadık sen de bakasın diye :) Akşama doğru durgunlaştın, uykun var sandım ilk başta. Yemekte bişey istemedin, "ayran içmek istiyorum anne" dedin. Bir ara anneannen kucağına aldığında "Asya çok sıcak, ateşi olmasın" dedi. İlk başta ihtimal vermedim çünkü hiçbir hastalık belirtin yoktu. Ama ölçünce 39,4 derece ateşin olduğunu anlayınca apartopar ilaç, soğuk uygulama derken sabahı yaptık. Gün içinde 3,5 saat arayla ateşin çıktı sürekli. İlk muayenemizde boğazın hafif kızarıktı ve bu kadar yüksek ateşin olunca ilacına başladık. 3. gün halen geçmeyince ve sen bişeyler yemei reddedince tekrar baktım ağzına ve farkettimki tüm ağız mukozan, dilin, tonsillerin aftlarla kaplı. Herpetik sotomatit oldun. Lokal antiseptik ve lokal anestezik sprey başladık hemen. Ancak lokal anestezik sprey sonrası bişeyler yiyebildin güzel kuzum. Resmen içimiz parçalandı; sürekli ateşi, sürekli soğuk uygulama, tüm hafta böyle geçti. Dönüşte Ankara'ya dedene uğradık. Hastalığının 6. günüydü ve nisbeten ateşin daha seyrek aralıklarla yükseliyordu. Pazar akşamı evimizdeydik ve aftların yarı yarıya düzelmişti. 12. günde artık nihayet rahatlıkla yemeğini yiyebiliyordun. Yaklaşık 1,5 kilo verdin o sıra. Sen acıdan ağladıkça, ben de ağladım ."anne yemek istiyorum" deyip ağzın acıyınca yiyemeyip "anne yiyemiyorum"  deyince anlatamam içimin yangınını benim güzel yüzlü, melek kızım. Allah'tan xslokain ile uyuşturup bişeyler yemeni sağlayabildim. Halen daha üzerinde o kadar zaman geçmesine rağmen unutmadın ve ara sıra "anne sen ağzıma sprey sıkmıştın ya , artık yiyebilirim" diyorsun bazen. Tüm hastalığın boyunca ateşin çıktıkça ilaç içmemek için "anne ben hasta değilim " deyip ağladın. Allah bir daha vermesin, Allah korusun seni güzel inci tanem...

Artık Samsun'da kendi yuvamızdayız. Anneanneyi de bırakmadık, onu da alıp döndük yine :).Anneannen gelmeden önce kendi yatağında yatmaya başlamıştın ama geceleri halen 2 kez uyanıyordun. Artık anneannenle birlikte yatıyorsunuz. Günün gecen onunla geçiyor.Birlikte yatıp birlikte kalkıyorsunuz, gece tuvaletlerni kaldırıyor anneannen seni. Kahvaltınızı büyük bir keyifle çoğu zaman televizyonun karşısına serdiğiniz örtünün üzerinde, senin deyiminle "pikmik" yani piknik gibi yapıyorsunuz :))  (Alakasız olacak ama aklıma geldi; salyangoz yerine "songoloz" diyorsun :)))
Hafta sonaları mümkün olduğunca bir yerlere gitmeye çalışıyoruz. İstanbul dönüşü hafta sonu,








sahilde yürüyüşe çıktık hep birlikte. Sen son günlerde çantan olmadan hiçbiryere çıkmıyorsun. Tam bir kokoş gibi koluna asıyorsun çantanı. Kapıdan çıksak bile "çantamı unuttum" diye geri döndürüyorsun bizi, aksi halde kıyamet kopuyor. İçini de öyle çok dolduruyorsunki oldukça ağır çekiyor :). Yardım tekliflerimizi ise geri çeviriyorsun ve gün boyu elinde taşıyorsun sevgili çantanı:).
Sonraki hafta sonu Amisos tepesine kahvaltıya gittik. Artık kendi başına yiyebiliyorsun ve bu da sana ayrı bir keyif veriyor doğrusu. Aslında evden "baba atları sevmeye didelim mii?" diyerek çıktığımız için, kahvaltı sonrası Atlı Spor Tesislerine at sevmeye gittik.
Sonraki hafta sonu, babamızın iş arkadaşı Murat bey'in yazlık evine gittik mangala. Bahçeli tripleks çok güzel bir eve gittik. Bayıldın buraya, bahçede koşturmaya, kızları Eda ile oynamaya doyamadın. "Kızım sevdin mi burayı?"
"evet anne, çok sevdim, hiç gitmiyelim burdan, ben hiç sıkılmadın anne"
Gerçekten güzel bir gün geçirdik. Diğer iş arkadaşları ve eşleri de vardı. Mercimek köfte yaptım giderken, mangalda yenileceklerden aldık. Herkes bişeyler hazırlamıştı. Bahçede başlayan gün yağmur nedeniyle verandaya taşındı.



.

15 Nisan 2012 Pazar

Tuvalet öğrenimi...16.04.2012

Nihayet bir hafta önce tuvalet alışkanlığını kazanman için çalışmalara başladık . İlk gün bezini çıkardık , "artık tuvalette yapacağız çişimizi kakamızı " dedik ve pek fazla bir dirençle karşılaşmadık "tamam anne, tuvalette yapıcaz" dedin. Her tuvalete yapışında "aferin Asya'ma, benim güzel kızım artık çişini tuvlette yapıyor" gibi övgü cümleleri ile seni teşvik ettik, öptüm, sarıldım. Bununla birlikte sık aralıklarla "kızım çişin varmı? " diye sormama rağmen, tüm alıştırma kilotlarını ve halıları ıslatmaman için serdiğim yatak koruyucu örtüleri kirlettin ve belki bir kaç kez oturtup tuvaletini yapmanı sağlıyabildim. Anneannen birkaç kez "bezleyelim mi ?" desede bu kez kararlıydım öğrenmen konusunda. "Nereye yaparsa yapsın, bu kez öğrenecek. Zaten biliyor tek sıkıntı söyleme ve alışma meselesi" .İlk günü az bir kazayla atlatsakta 2. gün belkide beni vazgeçirebilecek bişey yaptın. Birara Eylül kucağımda uyurken gözden kaçırdım seni ve o dakika da tüm holü büyük tuvaletinle pisledin, ayakların ve holün bir duvarını da kirletmiştin üstelik. Seni gördüğümde ayağını yere sürüp ayağında kalanları temizlemeye çalışıyordun :)) Hemen bir banyo faslı ve tüm koridor çamaşır suyu ile temizlendi. Sağolsun anneannen seni banyoya soktu , ben önden holü temizlerken o da seni yıkamaya başladı sonra işleri değiştik. Seni o halde gördüğümde başımdan aşağı kaynar sular dökülse de sana hiç kızmadım. Bu bir gelişim ve öğrenim süreci ve ben bu tür kazalar konusunda kendimi önceden hazırlamıştım bebeğim, biraz daha dikkatli olmam gerekiyordu sadece. Sonraki gün tam bir kararlılıkla halıları da kaldırdım olası başka kazalara karşı, holde halı yoktu tabi ama ne olur ne olmaz hem sen hem biz daha rahat ettik halılar kalkınca. Sonuç olarak hergün biraz daha azalan lazımlık dışı ihtiyaç gidermeler sonrası uğraşımızın 5. gününde nihayet kırılma yaşandı ve artık ben söylemeden gidip kendi başına lazımlığına oturur duruma geldin artık. "çişimi yapmam lazım" diyerek kilodunu çıkarıp oturuyorsun.Tam bir hafta sonra artık ihtiyaçlarının farkında ve ihtiyaçlarını giderme konusunda biliçli hale geldin.
İlk defa kendi başına büyük tuvaletinin geldiğini söylediğin 4.gündü ve bitirdiğinde herkese gösterip övgü cümleleri aldın; "aferin kızıma benim, ne güzel artık kakasını çişini tuvalete yapıyor, harikasın Asya...."
"anne bak, ne kadar güzeller diimii?"  :))
"evet kızım çok güzeller ama onları klozete dökmemiz gerekiyor"
"ben dökücem anne, ben dökebilimiyim?"
"hadi birlikte döküp sifonu çekelim"
İşte böyle güzel meleğim ,evde bir haftadır en büyük uğraşımız senin bezden kurtulman için ve sen bunu da başardın küçük prensesim....

6 Nisan 2012 Cuma

Tatlı prensesimin günleri nasıl geçiyor...06.04.2012

Hafta sonu havaların ısınmasını fırsat bilerek sahile inelim dedik hep birlikte. Aslında en çok sana yaradı
 bu gezi tatlı meleğim. Sahil esintili olsada sen koşmanın ve oynamanın taına varabildin :)) Küçük çiçekler toplayıp getirdin bana "anne bak sana topladım" diyerek verdin .Zorlada olsa ayrılmaya ikna edebildik seni. Minik kardeşin henüz iki ayını bile doldurmadı ve böyle bir gezi için oldukça kuvvetsiz olduğundan erken ayrılmak zorunda kaldık. Dönüşte baban bizi Cangal balık tesislerine götürdü ve atları sevdin ,köpekleri beslemeye çalıştın. Gerçekten mutluluğun ve oradan oraya koşuşun görülmeye değerdi değerdi doğrusu...

Dün evde mutfak çekmecelerini karıştırırken kakao paketini buldun ve koşup yanıma geldin, yarın konuşmanla "anne bununla kulabiye yapalım mııı? " dedin. Sonra anneanne devreye girdi ve mutfakta harikalar yaratınız birlikte :)) Önce hamurunu bir güzel yoğurdunuz birlikte sonra kopardığınız küçük parçaları kalıptan geçirip minik kurabiyeler yaptınız...


İşte küçük pastacı, ellerine hamur yoğurmak ne de yakışıyor inci tanemin. Gerçi sen ne yapsan sana yakıştırıyorsun minik kelebeğim...



Burada kalıptan geçiriyorsun hamuru, tüm kuvvetinle bastırıyorsun :))

20 Mart 2012 Salı

Tuvalet alıştırmaları...20.03.2012

Güzel kızım 2,5 yaşını artık geride bıraktın ve artık tuvalet alışkanlığını kazanmanın zamanı geldi diye düşünüyoruz .Büyük tuvaletini yaparken kendine bir barikat hazırlıyorsun, salondaysan masanın yanındaki sandalyeyi önüne siper edip ihtiyaç gideriyorsun, o sırada sana bakarsak ellerinle yüzünü kapayıp " şşş sen bakma " diyorsun. Bu yakınlarda birkaç deneme yaptık. 2 hafta kadar önce evde bezin kalmayınca mecburen bir deneme yaptık :) Bezlemeden altını açık tuttum ve 5-10 dakikada bir "Asya kızım tuvaletin geldimi ,çişim varmı ? , kakan varmı? " diye sordum gün boyu. Televizyonda çizgifilmini izlerken lazımlağına oturttun seni ,"kızım bak ne güzel bir koltuk oldu böyle, hadi bakalım çiş varmı Asya?" Bir ara sinirlendin " aaa, yeter anne  ,sabahtan beri Asya Asya Asya...":))
Birkaç kez küçük tuvaletini yaptın lazımlağında ama iş büyük olunca olay tam bir fiyaskoydu. Bir ara gözümden kaçdı ve sen o araya çok iyi değerlendirdin :). Koşup yanıma geldin "anne anne ,bak kaka yaptım " ,lazımlağında gerçekten yaptığını görünce çok sevindim "aferin kızıma ,benim canım "deyip sana sarıldım ama sen elimden kurtulup fırladın ve koltuğun yanına yaptığın diğer parçayı alıp lazımlığına getirdin :)) Başımdan aşağı kaynar sular döküldü sanki yada şok havuzuna girmiş gibi oldum :)) öylece kalakaldım bir süre.Sonra seni kaptığım gibi banyoya soktum. Önce sen, sonra yerler kırklanıp ak pak edildi.
Sonraki bir gün altın bezliyken bezini çözüp  "anne bak kakamı yapabiliyorum "diyerek sevinçle koştun yanıma :) " aferin kızıma ama sen zaten yapabiliyorsun bebeğim ..."
Bir ara alıştırma kilodu denedik ama hep yaptıktan sonra söyledin, altındaki kiloda güvenip salıveriyorsun çişini :))
Anneannenler geldiğinde de denedik, peşinden koştuk bir süre ama sanırım henüz halen hazır değilsin söylemeye.
Klozet aparatı almıştık Samsun'a gelmeden, aslında 2 yaşına bastığın zaman ilk denemeleri yaptık çünkü. Korkuyordun klozete oturmaya "anne ben içine düşerim " diye kaçıyordun, aparatı görünce "artık ben düşmicem anne dimii? " diye yorum yaptın.
Birkaç aya kadar anaokuluna göndermeyi düşünüyoruz seni ama öncesinde öğrenmen gerekiyor tuvalete gitmeyi, bakalım ne zaman öğreneceğiz...
Minik kelebeğim, Pepe'nin tuvalet şarkısını biliyor ama tuvalate gitmeyi bilmiyorsun :))

"çişimiz tuvalete , kakamız tuvalete, artık kimse yapmıcak, altındaki beze
bezleri attık, kilotlar giydik, artık hepimizde tuvaleti öğrendik...."
Bu fotoğrafı odanda kendine barikat kurup tuvaletini yapmaya çalışırken çektik :) Sana baktığımız için bize biraz kızdın üstelik :)
 
 Burdada anneannen sana hikaye kitabını okurken tuvaletini yapmaya çalışıyorusn, ama çok uzun oturmayıp kalkıp lazımlağını gösterip " bak yapamadım işte anne  gördün mü yapamadım " diyorsun

14 Mart 2012 Çarşamba

Aylar sonra anneanne ve teyzeyle buluşma...14.03.2012

Aslına bakarsan anneannenler geleli bir hafta oldu ama ben ancak şimdi yazabiliyorum. Günlerimiz yoğun, yorucu, uykusuz bir harala gürele içinde geçiyor şu aralar. Gün ne zaman başlıyor ne zaman bitiyor farkında bile olmuyorum. Hayatımız yeni ritmine girdi ve arada sırada aritmiler olsa da bu yeni ritme hepimiz alıştık. Allah huzurumuzu bozmasın, ağız tadımız kaçmasın inşallah.
Evet işte böyle, bir hafta önce anneannen ve teyzen geldiler. Sana geleceklerini önceden haber verdiğim için olsa gerek pek şaşırmadın kapıyı açtığında hemen birşeyler anlatmaya koyuldun. Geldikleri akşam sana getirdikleri uğur böcekli pastayı kestik. Sen minik parmaklarınla  üzerindeki kremayı sıyırarak yedin :)








5 Mart 2012 Pazartesi

Uzun zaman sonra yeniden dede ve babaanne ile birlikte...05.03.2012

En son yaz tatilinde yani temmuz ayında görüşmüştük dede ve babaanne ile. Tatile gitmiştik birlikte ,Asya'nın ilk gerçek tatiliydi üstelik. Aradan geçen 6 ay içinde güzel inci tanem çok değişti hem fiziksel hem de zihin açısından inanılmaz bir gelişme gösterdi . Bu gelişlerinde de çok güzel vakit geçirdi Asya'm . Birlikte saklanbaç oynadılar, kitap okudular ,gezmeye çıktılar.
Dedenin iki dizi de doldu...Bir diz İnci tanesinin, diğeri Kar tanesinin...

Babacın kendi babasına yaslanıp uyurken, sende yanlarına sokulup babacığını öptün, yanaklarını sevdin...
Diğer fotolar sonra ,cep telefonundan henüz aktaramadım bilgisayara....

24 Şubat 2012 Cuma

Nihayet kendi odanda kendi yatağındasın...22.02.2012

Bu ay itibariyle 2,5 yaşındasın ve nihayet kendi yatağında uyumaya başladın. Aslında daha önce alıştırmaya başlamammız gerekiyordu ama sanırım yanımızda yatman daha kolayımıza geliyordu çünkü geceleri çok sık uyanıp ağlıyordun. Artık büyüdün ve yatağa hep birlikte sığamaz olduk :)) Birde deli yatışın varki yatakta, sabah uyandığımızda sanki üstümüzden silindir geçmiş gibi her yanımız ağrıyor.Neyseki yatağını çok sevdin ve her ne kadar halen geceleri uyanıp bizi çağırsan da uykun biraz daha derin ve düzenli şu aralar.