Daisypath Happy Birthday tickers

Daisypath - Personal pictureDaisypath Happy Birthday tickers

29 Nisan 2010 Perşembe

8 aylık prenses...

Güzel meleğim bugün tam 8 ayın doldu.Sen artık kocaman bir prensessin:) Bu ay kilon 8900 gr ,boyun 72 cm olmuş .Hala dişlerden bir haber yok ,ne zaman gelirlerki acaba ? :))
Bu aralar hiç susmuyorsun ,sürekli etrafta sesler çıkarıp dolanıyorsun."da da dada ,abuu ,ge ge ,dede .." deyip bazende çığlık atıp istediğin şeyi alabilmek için bizi zorluyorsun.
Yürüteç almayacaktık sana aslında ,çünkü tahminen bir kaç aya kadar yürürsün diye düşünüyorduk ama o kadar hareketlisinki bazen sana yetişmek imkansız.Yürüteç bir nevi güvenlik aleti oldu sana.Kapıya ,damacanaya ,koltuk sandalye kenarlarına ,bazen bacaklarımıza tutunup ayağa kalkmaya çalıştığın ve bazen dengeni kaybedip yüreğimizi ağzımıza getirdiğin için şart oldu yürüteç.İlk başta biraz yadırgadın ,geri geri kaydın ama şimdi manevraların gayet iyi ,her istediğin yere hatta bizim peşimizden gittiğimiz her yere rahatlıkla gelebiliyorsun.
Artık bahar sıcakları etrafı iyice ısıttığı için hergün rahatlıkla dışarıda gezmeye çıkarabiliyorum seni.Tombik bacakların güneş görsün diye çoğu zaman pantolon giydirmiyorum sana.
Hergün mis gibi kokunu içime çekiyorum doya doya ...
İşte minik kaşifim ,sandalye ,damacana ,raf ,oyuncak sepeti.... nereyi bulursa hooppp ayakta ve merakla kurcalıyor :)

Yürütecinin yükseklik ayarını alçak tutyorumki yürümek için ayağa kalkabil ,yorulursan rahatça oturabil...böylece yanlış kas grupları çalışmasın bacaklarında .

27 Nisan 2010 Salı

Salıncak :)

Bugün babası birliğine dönmeden önce ,kızımız için aldığımız salıncağını kurdu evde.Nereye kurabiliriz diye bir süre karar veremedik ama en son salonun girişinde kapı eşiğine karar kıldık.Bal kızım çok sevdi salıncağını...

25 Nisan 2010 Pazar

Asya ve Bostancı Sahili...

Bugün babamız geldi.Hava tıpkı babamıza kavuştuğumuz zamanki ruh halimizi yansıtıyordu; sıcacık,pırıl pırıl güneşli ve huzurla dolu...Hepbirlikte Bostancı sahilinde'ydik bugün.Asya'mız ,güneşin insanın içini ısıtan ışınlarından faydalansın istedik.İnanılmaz eğlendi Asya.Gün boyunca sevinç çığlıkları atıp ,konuşmaya çalıştı ,sürekli birşeyler heceledi durdu.Çimlerin üzerinde babası ve benim ellerimden tutup yürüme çalışması yaptı.Salıncakta sallandı .Bol oksijen ,bol güneş ,bol sevgi ,bol enerjiyle dolu ,bol lezzetli ve bol yorucu bir gün oldu.Bu günün akşamında Asya'mın gece uykusu 5 saat hiç kesintisiz sürdü,epeyice yorgun düşmüş kuzum... Açık havanın ve esen hafif deniz rüzgarının verdiği keyifle ağzı kulaklarına vardı prensesimin...Nadiren başında durmasına izin verdiği şapkası ile ilk ve tek pozu :)Çevre bir hayli ilginç geldi inci taneme ,şaşkın gözlerle süzdü etrafı bir süre...
Yere serdiğimiz örtünün üzerinde yuvarlanıldı ,hoppidi hoppidi zıplanıldı...Minik adımlarla "da da dada..." diyerek yürümeye uğraşıldı...
Salıncağın keyfi bir güzel çıkarıldı... İşte mutluluğun resmi ...canlarım benim...Allah'ım korusun ,bozmasın mutluluğumuzu inşallah...

23 Nisan 2010 Cuma

Yeniliklerle dolu bir gün daha...

Bugün senin ilk 23 Nisan'ın canım yavrum.Kutlu olsun.Bu sene farkında değilsin ama farkında olduğun yaşa geldiğinde ilk Çocuk Bayramı'nda ne yaptığını merak edersen diye biraz anlatayım bu gününü.
Bugün ev gezmesi yaptık birlikte.Tuba teyzene gittik.Tuba benim fakülteden en sevdiğim arkadaşlarımdan biri.Tuba'nın minik bir bebişi var 9 aylık ,Ömer...Kapıyı kucağımda Ömer'le açtı Tuba ,Ömer'in Asya'yı gördüğündeki sevinci sevredilmeye değerdi doğrusu :) Ellerini kollarını sallayıp Asya'ya doğru atılmaya çalıştı ,Asya ilginç bir şekilde biraz ürktü.Belkide böyle bir sevinç gösterisi beklemiyordu.Yan yana tutamadık pek birbirlerine zarar verbilirler diye.Zaten Asya yerinde durmadığı ,Ömer'de yerinden kıpırdamadığı için çok nadiren bir arada oturdular.Hava o kadar güzeldiki parkta gezmeye ve güneşten faydalanmaya çıktık.Bugün ilk defa salıncağa bindin kızım .Çiçeklerin arasında ve ağaç dallarında oturdun...





İşte minik kelebeğim ,nede güzel tutundun öyle salıncağın kenarına.

Minik prensesim salıncakta çok rahat oturdu ,acaba evimize de bir tane salıncak yapsakmı ?


Hava çimlere yayılmak ve güneşlenmek için mükemmeldi...
İşte salıncakta ilk sallanma denemesi .Gayet başarılı ,sanki daha önce bilirmiş gibi.Yalnız yüzünde bir araştırıcı ifade varki sanırım çok fazla eğlenceli görünmedi bu iş Asya'ma.Belkide biraz uykulu ve yorgundu prenses...

22 Nisan 2010 Perşembe

Hayat seninle başka güzel canım yavrum...

Dün akşam biraz erken uyudun alışık olmadığın bir şekilde .Uyanmadın da ,sonrada ben kıyamadım uyandırmaya ,belkide sabaha kadar uyursun diye düşündüm.Gece 2'de sen yine yaptın haylazlığını ,ben başımı yastığa daha yeni koymuşken uyandın :) .Sonra seninle biraz oyun oynadık teyzenin odasında saat 3 müydü 4 müydü acaba ?Son hatırladığım saat 5' doğru ,sen kollarımdayken "ne olur uyu yavrum" diye yalvarıyordum sana :))Nasıl olduysa uyumuşuz ikimizde.Zaman seninle bir başka akıyor ,hayat bir başka güzel ,uykusuz kalsamda sen bu dünyadaki herşeye değersin....Birkaç foto çektim bize ...
işte gece zombileri .... :)))

20 Nisan 2010 Salı

Dönüş...

Pazartesi günü ,saati çok geçirip gece seferine kalmak istemediğimizden 10:30 da hareket ettik Ankara'dan İstanbul'a.İlk yarım saatin ardında uyuyakalan inci tanem giderken yaptığı gibi Bolu molasında uyandı ve yolun sonrası gerçekten bir harb halinde geçti :) .Ne yapsın benim minik yavrum ,otobüste iki koltuk arasında onca zaman tıkılı kalmak canını sıktı tabi .Uzunca bir süre kucağımda oyaladıysam da sonunda anneannesi ile kalkıp koridorda tur attılar ,böylece rahat etti prenses.
Terminalde dedenin kucağında otobüsün hareket saatini bekledi yavrum...Bolu'daki molada biraz tur attık otobüsün etrafında...
İşte keyif budur ; iki koltuk arasına tıkılı kalmaktan kurtulup özgürce dolaşmak ... :)

19 Nisan 2010 Pazartesi

ilk şehirlerarası yolculuk...

Cuma günü ,Umre'den yeni dönen dedemizi ziyaret için Ankara'ya gittik.Asya'mın ilk şehirlerarası uzun yolculuğu oldu bu.Düşündüğümden daha yorucu geçti bu yolculuk doğrusu.Asyam uyumadığı her dakikada en enerjik halini takınarak bana ve anneannesine hayatımızın en hareketli otobüs yolculuğunu yaşattı .:) Ben ,öğrencilik yıllarımdan 18-19 saatlik uzun otobüs yolculuklarına alışık birisi olarak ,5 saatlik Ankara seferinde pek yorgunluk hissetmezdim ;taki inci tanesi de bu yolculuğa dahil olana kadar :) .Ankara'ya vardığımızda şakaklarımda inanılmaz bir ağırlık ,üzerimde büyük bir yorgunluk hissi vardı .Sağolsun dedesi ve babaannesi ilgilendiler Asya'mızla dolayısıyla bizde anneanne ile bir süre uyuma ve dinlenme fırsatı yakalamış olduk.Çok keyifli iki gün geçirdik ,fotoğraflarla bir özet geçelim bakalım ...
Birlikte yenen kahvaltı ve yemekler çok keyifliydi ,tadı damağımızda kaldı...Asya'mda artık bize masada eşlik ettiği için daha bir tatlıydı herşey...Dedenin sallanan koltuğunda ilk jimnastik çalışmaları yapıldı ...İnci tanem bu koltuğa bayıldı ,kimi zaman geceleri bu koltukta sallanarak uyudu...Bazı zamanlar yorgun düşüp uykuya yenildi prenses...Ankara'ya gidipte Ata'nın huzuruna çıkmamak olmazdı ve ilk Anıtkabir ziyareti yapıldı hepbirlikte...Fuar gezisinde önce bir eşeğe.....
....sonra bir kuğuya bindi.Dedesiyle fuar stantlarını gezen minik prenses herkesin ilgi odağı oldu :)Bazende bizi beklerken mama sandalyesinde bir hayli canı sıkıldı Asya'mın .
İki gün çabucak geçti , sizi seviyoruz dede ve babaanne ...

15 Nisan 2010 Perşembe

Babadan süpriz...

Aslında biraz geçikmeli yazıyorum bu yazıyı ,bu aralar farkındayım azıcık aksıyor yazılar .Babamız pazartesi günü süpriz yapıp geldi Edirne'den.Ben odamdaydım ,sen anneannenle evin önüne inmiş ,karşıdaki okuldaki öğrencileri izliyordun merakla.Çok uzun sürmedi dönmeniz .Dış kapının sesini duyunca "erken döndüler" diye düşündüm.Sonra benim kapım açıldı ,"aaaaa !!! ,inanamıyorummmm " .Babanın kucağında girdiniz odaya ,o anki sevincimi ve şaşkınlığımı anlatamam canım. Nöbet ertesi olunca atlayıp gelmiş ,aksi halde iki hafta daha görüşemeyecektik.Bir günlük dahi olsa babanla hasret giderdiniz canım.Babana öyle tatlı bir gülüşün varki inci tanem ;öylesine içten ,öylesine sevgiyle bir bakışla bütünleştiriyorsunki gülüşünü insanın içi eriyor adeta... SENİ ÇOK SEVİYORUZ BABA...İYİKİ BİZİM BABAMIZSIN...Allah korusun ikinizi de ,hayatımın anlamları...Babanın kucağında mutlu dakikalar...
Bizim kız şimdiden meraklı direksiyona ,babadan ders almaya başladı bile :)

Çığlıklar ,çığlıklar :)) ....

Son birkaç gündür en çok sevdiğin şey ; çığlık atmak... Gözüne birşey kestiriyorsun yada birşey dikkatini çekiyor,işte o an gözlerin kocaman açılıyor ,tutunup ayağa kalkıyorsun ,kendini ileri doğru atıp haykırmaya başlıyorsun ama öyle bir tondanki bu haykırış "Asya yeteerrr!!!" dedirtiyorsun. :)) Sonra emeline ulaşıp bize istediğini yaptırtıyorsun .Enerjinle hayatımızı daima canlı tutuyorsun miniğim .

11 Nisan 2010 Pazar

Günler hızla geçerken...

Evet ,biraz uzun ara verdim canım kızım yazmaya ama mazeretim var ;) Bu aralar emeklemekten başka etrafa tutunmadan ayakta durmaya çalışıyorsun.Önce iki elinle bir kenara tutunup kalkıyor sonra dikkalice diğer elini bırakıyorsun.Her seferinde "alkış,alkış " diyerek el çırpıyoruz sana ,sende öyle bir keyifleniyorsunki ,bir ileri bir geri oynamaya başlıyorsun :)O kadar tatlısınki ,seni nasıl seveceğimi bilemiyorum bir türlü :) Kelimeler artık iyiden iyiye yetmez oldu tarif etmeye.İnanılmaz bir hırsın var ,gayretin hepimizi şaşkınlık ve sevinç içinde bırakıyor .Hergünümüzü dolduruyor ,etrafımızı neşeden,mutluluktan ve tarifsiz bir sevgiden çemberle sarıyorsun.