.jpg)
İnci tanesi kızım,pamuk yanaklım,minik prensesim hoşgeldin...Bir anda,insanı sarhoş eden varlığınla doldurdun hayatımızı,iyiki geldin ASYA'M....
30 Eylül 2010 Perşembe
23 Eylül 2010 Perşembe
Artık koltuklara da tırmanmaya başladın prenses ,hadi hayırlısı bakalım :) ...
Yakın zamana kadar yalnız başına evin içinde gezintiye çıkmıyordun ,şimdilerde ise karanlıkta dahi olsa içerki odalara gidiyorsun.
Bu sıralar öğrendiklerin arasında kendi etrafında dönmek te var."Asya hadi kızım dön " deyince önce eline kendince bir hava verip ,başını hafifçe öne eyip dönmeye başlıyorsun .Bir süre sonra sanırım başın dönence sendeleyip ,dişlerini gösterecek şekilde sırıtarak yere oturuyorsun .
Artık elin kalem de tutuyor :)Eline geçirdiğin kalem için inatla kağıt istemeyi beceriyorsun.Sonrada büyük bir zevkle karalama yapıyorsun.
Şimdilerde ise yeni bir huy çıkardın bebeğim ; kızdığın zaman ısırmaya kalkıyorsun bizi.Henüz üstte 3 altta 2 dişin olmasına rağmen inanılmaz can yakıyor dişlerin . :))
20 Eylül 2010 Pazartesi
Büyükçamlıca'da bir güzel :)
Uzun zaman olmuştu Bülent&Dilek'lerle görüşmeyeli .Dilek'in hamile olduğunu öğrenince mutlaka gidip ziyaret edelim ,heyecanlarına ortak olalım istedik .Aslında iki gün önce gittik ama yazma fırsatını şimdi bulabiliyorum :) Kızları Meltem şimdi 10 yaşında .Uzunca bir aradan sonra ikinci çocuk geliyor.İkiside olaya adapte olamamış gibiler .Halen ilk öğrendikleri zamanın inanmazlığı içinde ,sanki henüz başlamışlar anlamaya o minik nefesin gerçekliğini.Meltem çok istiyordu kardeşi olmasını ,sevinç içinde .Tüm akşam Asya ile ilgilendi zaten büyük bir keyifle.Asya'm da çok eğlendi.İlk USG sini çekelim bebişin dedik ve hastaneye gittik hep birlikte.Nöbette Asya'mızın doktoru Fatma vardı.Minik bebek 10 haftalık şu anda ve gayet iyi görünüyor.USG de görünce ,minik bir fasülye tanesi kadar bebeği ,Asya'mı ilk kez USG de gördüğüm an geldi aklıma ,inanılmaz duygulandım.Sanki tekrar yaşadım o güzel heyecanı.İçimde kıpırdanan ,benden can alan o minik varlık...Allah'ın ne büyük bir mucizesi,şükürler olsun...
16 Eylül 2010 Perşembe
Mısırcı güzeli ...
15 Eylül 2010 Çarşamba
Güneşli bir sonbahar günü ve park ...
Bu akşam üzeri prensesimi ,parka götürdüm.Burayı yeni fark ettik.Daha doğrusu teyzesi "yakınımızda bir çocuk parkı olsa keşke" dediğim zaman bahsetti buradan.İki haftadır gidiyoruz oraya.Bugün herzamankinden daha kalabalıktı.Artık havalar serinlemeye başladı ama güneş herzamanki gibi tatlı tatlı ısıtıyor .
Minik balerina cif :) ...
Bu sabah Asya'm uyandı ama ben gözlerimi açamaz bir haldeydim.Geceleyin yanıma aldığım için ,bir süre etrafımda döndü durdu ,sonra yataktan indirdim.Kendimide kalkmaya zorladım ,birlikte salona geçtik.Biraz sonra ben telefonla Alparslan ile konuşurken Asya banyoya geçmiş, anneannesinden viledayı almış.Bir baktım elinde koca vileda sapı yanıma gelmeye çalışıyor ,ama kapıya takılmış ,çekiştirip duruyor gelemeyince çığlık atıyor :) Nihayetinde bir süre yerleri temizledi elindekiyle .Meraklı kuzu ,süpürgeyle yerleri de siliyor ,toz bezi ile toz da alıyor.Maşallah şu yaşında pek bir titiz ve meraklı temizliğe :))
10 Eylül 2010 Cuma
Büyükada ve Aya Yorgi Klisesi...
Anlatılana göre Bizans döneminde işgal altında kalan kilisedeki ikona ve kutsal cisimleri kurtarmak için papazlar bu cisimleri toprağa gömmüşler.Aradan geçen yıllardan sonra Aziz Aya Yorgi bir çobanın rüyasına girmiş ve kiliseye uzanan yolu çan sesini duyana kadar yürüyüp çan sesi duyduğu yerde kazmasını istemiş.Çoban bu yolu hiç konuşmadan çıkmış ve rüyasındaki olaylar gerçekleşmiş.İşte yılın iki vakti insanlar bu yolu hiç konuşmadan çıkıyorlar ,ellerindeki makaraları çevredeki çalılara takarak ilerliyorlar böylece dileklerinin gerçekleşeceğine inanıyorlar.
İşte biz bu yolu ,hiç durmadan konuşarak ,"bu yol ne zaman bitecek ,ne kadar dik bir yokuş ,çok susadım ,değermi acaba bu yokuşu çıkmaya ,Asya'nın yerinde olsaydım da arabada ben yatsaydım :) .... vs.vs.vs. "diyerek çıktık .Yokuşun başında ilk önümüze çıkan ,küçük kilise binasına uzanan bir küçük meydan oldu .Asya'm dik yokuş boyunca ilk defa ayağını orada yere bastı ve koşturmaya başladı :)
9 Eylül 2010 Perşembe
İşte bir bayram daha...
Biraz buruk ,biraz özlem dolu ,biraz mesafe yüklü ve babamızdan uzak bir bayram.İnşallah ayrı geçirdiğimiz ilk ve tek bayram olsun bu.Sabah güneşli güzel bir gün ile uyandık ,bayılırım bayram sabahlarının böylesi aydınlık olmasına.İçi kıpır kıpır olur insanın.Ev halkı bayramlaştık.Babamızla telefonda bayramlaştık.Bu bayram dayı evdeydi ,geldiğinden bu yana yani iki gündür sabahları seni alıp oyalıyor bende birazcık daha kestiriyorum.Etrafına neşe saçıyorsun kelebeğim ,o insanı baştan çıkaran gülüşünle tavlayamadığın kimse yok :) İnşallah hep gülüşlerin böyle içten olur ve hiç solmaz.
Bugün akşama doğru dayınla birlikte seni parka götürdük.4-5 yaşlarında bir çocuk vardı scooter ile kayan onun peşine takıldın ,koştun .Halı sahada oynayanlar çıktıktan sonra orada koşturdun .Senin yaşlarında birkaç minik daha vardı ,onlarla kaynaşmaya çalıştın.Cana yakın ve sempatik kuzum benim :)
7 Eylül 2010 Salı
Salı pazarı'nda bir yorucu gün...
Babamızında yanımızda olması ,dışarı işlerini gerçekten kolaylaştırıyor.Yoksa iki defa düşünmem gerekiyor bir yere gitmek için.Bugün Salı pazarı kurulmuştu ,birlikte gittik.Öğlen uykunu yapmamış olduğun için biraz huzursuzdun sen.Arabanda pek oturmadın ,genelde simitle oyalanabildiğin için simit verdik sana ama bu bile çözüm olmadı bu kez.Ne kucak ,ne emzikle pışpış pek yeterli gelmedi sana ,yürümek istedin daha çok.Velhasıl biraz yorucu geçti bizim açımızdan bu pazar
İşte pazar fatihi ASYA :))) Gün boyu daha çok böyle gezdik
Gözlerindeki çılgın ifadeye bakılırsa ,gözüne birşey kestirmiş ve tutabilene aşkolsun modunda... Bu süslü minderleri satan kadına pek bir bayıldın bal peteğim.Yastıklara başını koydun ,kadının kucağına gittin hatta biz gidiyoruz deyince el sallayıp uğurlamaya kalktın bizi :) Ayak üstü iki süslü yastığa sattın beni kızım :)))
Bu fotoğraf karesi pazardan çıkmadan az önce ,yorgunluk atıp anneanneyle buluşma yerimizde beklerken çekildi.
2 Eylül 2010 Perşembe
Bir yaş aşıları...
Bugün bir yaş aşıların için Çinili sağlık Ocağı'ndaydık.Pnömokok ve MMR aşıların vardı.Boy ve kilo kontrolünü de yapmış olduk böylece ; 10200 gr ve 74cm sin.Biri kolundan diğeri bacağından yapıldı aşıların.Anneannenle birlikte gittik bu kez .Herzamankinden fazla ağladığın söylenemez ama bu kez bakışların daha biliçliydi .Seni sedyeye yatırıp bacaklarını tuttuğumuz saniye zaten ağlamaya başlamıştın ama bu ,can acısından değil ,tutsak edilmekten kaynaklanan bir başkaldırı ağlamasıydı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)