Daisypath Happy Birthday tickers

Daisypath - Personal pictureDaisypath Happy Birthday tickers

10 Eylül 2010 Cuma

Büyükada ve Aya Yorgi Klisesi...

İşte uzun bir gün daha .Aslında kararsız kalmıştım gidip gitmemek konusunda ,çünkü seni idare etmek ,isteklerini anlayıp sen sızlanmadan uygun bir çözüm yolu bulup seni memnun etmeye çalışmak inan çok yoruyor, heleki bu işi tek başıma yapmaya çalışırsam .İşte bu nedenle "evde kalalım" dı son kararım ama dayının ısrarı,yardım edeceği yönündeki sözleri ve seninde biraz gezmeye açık havaya ihtiyacın olduğunu düşünmem neticesinde gitmeye karar verdik.Sabah Kadıköy'de Osman'nın arkadaşları ile buluşmak üzere saat 10 da yola koyulduk ama ilk vapur kaçınca ancak 11:30 dakine binebildik.Yukarıdaki fotoğraf vapurda Asya'mın yerinde duramadığının bir kanıtı :) Yaklaşık 1,5 saatlik uzun bir yolculuktan sonra vardık Büyükada'ya .İnanılmaz bir kalabalık vardı adada.Acaba hep mi böyleydi yoksa tatil diye mi bilemedik doğrusu.Fayton sırası adeta zikzak çizerek uzuyordu.İlk kez bindin faytona :) Fayton kuyruğunda da huzursuzlanıp ağlayınca ,dönüşümlü olarak kucağımızda gezdin.Tuğba ablanın kucağındaki bu mutlu pozuna bakıp sanki bana kök söktüren minik kız sen değilmişsin gibi geliyor.Aslında tek sıkıntın öğlen uyku saatinin bir hayli geçmiş olmasıydı.Etraf o kadar kalabalık ,canlı ,hareketli ve senin için o kadar çekiciydi ki uykuya dalamadın bir türlü .Dayın kuyruğa girdi yaklaşık 20 dakika sona sıra bize geldiğinde keyifli fayton gezimiz başladı.Sonunda faytona bindiğimizde sen iyice huzursuzlanmıştın bu vakte kadar .Bir süre etrafı seyrettin kucağımda ama o yeni şeyleri gördüğün zamanki heyecanını gösteremeyecek kadar yorgundun.Neticesinde kucağımda uyuyakaldın yolun yarısında . Aya Yorgi'ye çıkan yokuşun başında bırakıyor faytonlar ve 20-25 dakikalık bir yokuş yürüme periodu başlıyor. İşte uzun ve dik yokuş ...Seni arabana yerleştirdik ve dayın bu uzun dik yokuşta kan ter içinde kalarak arabanı itti.Varmamıza çok az bir zaman kala uyanıverdin ve geri uyutamadım seni ,çok az nerdeyse yarım saat uyudun.


Aya Yorgi kilisesi Büyükada'nın en yüksek noktalarından birinde konumlanmış.Ortodoks kilisesi'nin otoritesi sayılan başpiskoposluğun Türkiye'de kabul ettiği kilise olma özelliği taşıyor.Bu kilise ,Hırıstiyanların 2 Hac noktasından (diğeri Efe'teki Meryem Ana Kilisesi) biri kabul ediliyor.Yılın iki tarihinde (23 nisan ve 24 Eylül) ziyaetçi akınına uğruyor.
Anlatılana göre Bizans döneminde işgal altında kalan kilisedeki ikona ve kutsal cisimleri kurtarmak için papazlar bu cisimleri toprağa gömmüşler.Aradan geçen yıllardan sonra Aziz Aya Yorgi bir çobanın rüyasına girmiş ve kiliseye uzanan yolu çan sesini duyana kadar yürüyüp çan sesi duyduğu yerde kazmasını istemiş.Çoban bu yolu hiç konuşmadan çıkmış ve rüyasındaki olaylar gerçekleşmiş.İşte yılın iki vakti insanlar bu yolu hiç konuşmadan çıkıyorlar ,ellerindeki makaraları çevredeki çalılara takarak ilerliyorlar böylece dileklerinin gerçekleşeceğine inanıyorlar.



İşte biz bu yolu ,hiç durmadan konuşarak ,"bu yol ne zaman bitecek ,ne kadar dik bir yokuş ,çok susadım ,değermi acaba bu yokuşu çıkmaya ,Asya'nın yerinde olsaydım da arabada ben yatsaydım :) .... vs.vs.vs. "diyerek çıktık .Yokuşun başında ilk önümüze çıkan ,küçük kilise binasına uzanan bir küçük meydan oldu .Asya'm dik yokuş boyunca ilk defa ayağını orada yere bastı ve koşturmaya başladı :)
Ağaca tırmandın...Oradan adayı kuşbakışı seyretme fırsatın oldu :)
Biraz daha ilerleyince Adaları ve denizi kuşbakışı gören ve yemek yeme inkanı olan açıklığa çıktık ve kalabalık bir grup olduğumuzdan iki masa birleştirerek güzelim manzaraya karşı oturduk.Nasılki fayton kuyruğunda beklemek gerektiyse çıkışta ,burada da yemek kuyruğu bir hayli uzundu ve yarım saat belkide daha fazla beklemek gerekti.Bu arada sende çevreyi keşfe başladın.Bir köpekcik vardı ,onu bir hayli rahatsız ettin.Zavallı hayvan nereye kaçarsa kaçsın gidip buldun ve uyumasına bir türlü müsade etmedin :) ama tüm tacizlerine rağmen sana gayet kibar davrandı zavallıcık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder